Kelebekler

Kelebekler; güzelliklerine, başkalaşım yeteneklerine veya inanılmaz fiziksel başarılarına hayran kalmaktan, bitkisel ürünlere olan doymak bilmez iştahlarına karşı dehşete düşmeye kadar, içimizde bir dizi duyguyu uyandırma eğilimindedir. Birçoğumuz için bahçemizdeki çiçeklerin üzerinde süzülen kelebekleri izlemek bile yeterli bir keyiftir; ancak kelebeklerin dünyası dikkat çekici ve çoğu zaman bilinmeyen gerçekler ve ayrıntılarla doludur (Balmer, 2007).

Kelebekler ve güveler Lepidoptera takımının üyesidirler. Bu Yunanca kelime (Lepidoptera) Lepi: 'pul' ve ptera: 'kanat' olarak tercüme edilir: Onları diğer böcek takımlarından ayıran en belirgin özellik pullu kanatlarıdır. Dünyada bilinen 160.000'den fazla Lepidoptera türü vardır ve bunların yalnızca yüzde 10'u kelebekler, yüzde 90'ı ise güvelerdir. Donmuş Arktik tundradan yüksek rakımlı dağ yamaçlarına ve nemli yağmur ormanlarına kadar inanılmaz derecede çeşitli habitatlarda hayatta kalabilirler. Belki de Lepidoptera'nın son 140 milyon yıldır gezegenimizde hayatta kalmasını sağlayan şey bu çeşitlilik ve uyum yeteneğidir. İlk Lepidopteralar ilkel güvelerdi; Kelebekler yaklaşık 40 milyon yıl önce evrimleşti (Balmer, 2007).

Kelebeklerle ilgili gözlemler milattan önceye dayanmaktadır. M.Ö. 384-322 yıllarında Aristo, tırtıllardan başkalaşım ile güzel kelebeklerin ortaya çıktığını gözlemlemiş ve bunları gruplandırmıştır. Aristo’nun yapmış olduğu bu gözlemler ve kabuller 1679 yılında Maria Sibylla Merian’ın "Tırtılların Olağanüstü Değişimi = Der Raupen Wunderbare Verwandlung" adlı çalışmasına kadar herhangi bir değişime uğramadan kabul edilmiştir (Demirsoy, 2003).

Küresel iklim değişiklikleri, artan nüfusla birlikte çevre tahribatını, tüketimin artmasını, doğal alanlar üzerindeki baskıların artmasını ortaya çıkarmakta ve geri dönüşü imkânsız tahribatlara yol açmaktadır. Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde de erken ve aşırı otlatma, bitkilerin toplanması, ot ve ağaçların kesilmesi, meraların ve ormanlık alanların tarımsal alanlara dönüştürülmesi, tarımsal alanlarda yapılan zirai ilaçlamalar ve tek tip tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi gibi faaliyetler beraberinde doğal alanlarımızın olumsuz olarak etkilenmesine sebep olmaktadır. Kaynaklarımızın zenginliğinin en kısa sürede tespit edilmesi ve biyoçeşitliliğin ortaya çıkarılması, korunması gereken türler açısından; neyi, nerede ve nasıl korumamız gerekliliği konusunda önem arz etmektedir. Bu tespitler, gelecek nesillerimize yaşanabilir, sağlıklı doğal alanlar bırakabilmek açısından da gerekli planlamaların yapılmasında yol gösterici bir rol oynamaktadır (Koçak & Kemal, 2012).

Kelebekler, geçmişten günümüze hem yaşam döngüsü, hem göz alıcı renkleri, hem de narin yapıları açısından insanların ilgisini çekmeyi başarmışlardır. Mitolojide, edebiyatta, sanatta ve sembolizmde kelebekler yer almıştır. Kelebekler, pek çok kültürlerde ve yaşam alanında yeniden doğmanın, kendini yenilemenin, ilkbahar ve yaz mevsimlerinin müjdecisi, simgesi olarak görülmektedir (Orbay, 2022).

Kelebekler aynı zamanda ekosistem içerisinde de önemli bir yere sahiptir. Ergin bireylerin beslenmek için çiçekten çiçeğe uçması çiçeklerin tozlaşmasını sağlayarak bitkilerin tozlaşmasına, üremesine katkı sağlamaktadır. Bunun yanında kelebeklerin yumurta, larva ve ergin bireyleri birçok canlı için önemli bir besin kaynağı olmakta, besin zincirinde önemli bir yer tutmaktadır. Kelebekler çevrede meydana gelen değişimlere çok hızlı tepki verirler. Bu hızlı tepkinin nedenleri, her kelebek türünün ancak belli bir bitki türüne bağlı olarak gelişebilmesi ve hayat döngüsünü sağlayabilmesi, çok kısa ömürlü olmalarıdır. Bu değişimlerin yıkıcı etkilerine ve zararlarına karşı insanları en kısa sürede haberdar eden indikatör görevi gören canlı gruplarından birisidir (Koçak & Kemal, 2012; Sözen, 2013).

Dünya üzerindeki bazı bölgelerde özellikle Lepidoptera larvaları içerdiği bol protein nedeniyle insanlar tarafından da tüketilmektedir, bu yönüyle de yine insanlara fayda sağlamaktadır (Gök, Candan, & Koç, 2012).

Birçok Lepidoptera türünün larvaları tarım zararlısı olarak kabul edilirler ve tarım bitkilerine, ormanlara, ağaçlara ciddi zararlar verebilirler.

Kaynaklar:

  1. Demirsoy, A. (2003). Yaşamın Temel Kuralları - Omurgasızlar/Böcekler Entomoloji Cilt-2 Kısım-2. Meteksan AŞ Baskı Tesisleri, Ankara.
  2. Gök, A., Candan, S., & Koç, H. (2012). BÖCEKLER: Entomolojinin Ana Hatları/The Insects: An Outline of Entomology.
  3. Koçak, A., & Kemal, M. (2012). Iğdır Kelebekleri. The Centre For Entomological Studies Ankara.
  4. Orbay, N. O. (2022). TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE KELEBEK ADLARI. ÇÜTAM, 5, 13.
  5. Sözen, M. (2013). “Kelebekler, Doğanın Sessiz Kanatları. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, 1, 20.
  6. Balmer, E. (2007). A Concise Guide to Butterflies & Moths: Parragon, 10.